Dini bilgimin kendime yetecek düzeyde bile olmadığı söylenebilir. Ama öğrendiğimi sorguluyorum, takıldığım yerde bilene soruyorum.
Dini bilgimin bırakın fetva verecek düzeyde olmasını, kendime yetecek düzeyde bile olmadığı söylenebilir. Ama öğrendiğimi sorguluyorum, sağlamasını yapmaya çalışıyorum, takıldığım yerde bilene soruyorum.
Din adına konuşanlardan bir kesim kadının kesinlikle çalışmaması, evinden dışarı çıkmaması, evinde ilim yapması ve çocuklarının eğitimi ile uğraşması gerektiğini söylerler. Bir derece ileri giderler ki kadın camiye gitmemeli, cemaatle namaza katılmamalı diye de fetva ederler. O derece ileri gidenleri de vardır ki kadının çalışması ve evinden dışarı çıkması zina etmesidir diye iddialı söylemlerde de bulunurlar. Aynı hocalar kadınların hacca, umreye gitmelerini de tavsiye ederler.
Çelişki burada başlıyor. Haçta, Umrede aynı alanda kadın ve erkekler ibadet ederler. Her ne kadar namazda ayrı saflarda yer alsalar da birbirinin yüzünü görür, tavaf sırasında ise hep birlikte tavaf edilir. Bunun nedenini sorduğumuzda şöyle fetva verirler Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ben nasıl Hac yaptıysam siz daha aynısını yapın buyurduğu için böyle olduğunu söylerler. Türkiye'de günah olduğunu, hatta zina saydıkları olay Mekke ve Medine'ye varınca günah olmaktan çıkıyor. Bu çelişkiyi bir türlü çözemedim.
Hatta din adamlarına peygamber efendimiz döneminde kadınların mescide geldiğini söylediğimde " O dönemde sahabe vardı, güvenli bir ortam vardı" diyorlar. Benim mantığıma göre ise Şahadet getiren kişi Müslüman oluyor ve cemaate katılıyordu, bugün bizim yıllarca aldığımız dini eğitimi henüz almayan, mescid'i pisleyen ümmet de vardı.
Bugün kız çocuklarını okutmasak tıp ve mühendislik fakültelerinin puanı düşer, kalite azalır. İstihdam ve üretimde doğal olarak aşağılara iner. Tam tersi noktasında ise Yahudi İsrail devleti kadınlara zorunlu 2 yıl askerlik görevi veriyor aynı zamanda seferberlik yükümlülüğü getiriyor. Bu da İsrail ordusunu misliyle güçlü kılıyor.
Efendimiz ise eşlerine her zaman değer vermiş, onların eğitimine önem vermiş, onlarla istişarede bulunmuştur.
Eşlerinden Ümmü Seleme annemizin isabetli görüşleri sebebiyle fikrini alırdı. Meselâ Hudeybiye Antlaşması’nda Mekkeliler’e büyük tâvizler verildiğini düşünen müslümanlar üzüntü içinde iken Resûlullah onlara kurbanlarını Hudeybiye’de kesmelerini ve tıraş olmalarını emrettiği ve bunu üç defa tekrarladığı halde hiç tepki vermediler. Bunun üzerine Hz. Peygamber, Ümmü Seleme’nin yanına giderek üzüntüsünü dile getirdi. Ümmü Seleme ona dışarı çıkıp kurbanını kesmesini ve kendisini tıraş ettirmesini, ardından ashabının da mutlaka bu davranışlarını izleyeceğini söyledi. Hz. Peygamber onun tavsiyesini uyguladı ve gerçekten Ümmü Seleme’nin dediği gibi oldu (Buhârî, “Şürûṭ”, 15) -Diyanet İslam Ansiklopedisi-
Bu olaydan çıkartımlarım.
1. Savaş ortamı olmasına rağmen efendimiz eşini yanında bulundurmuştur.
2. Barış müzakereleri sırasında efendimizin eşi olaylara tanık olmuştur. Kadın git çadırda dur denilmemiş, o da olayları takip ve analiz etmiştir.
3. Özgüveni ile efendimize kıymetli fikrini sunmuştur. Efendimiz ise burada değerli sahabeler var, kadının aklına mı bakacağım dememiş onunla istişare etmiş ve fikrini beğenmiş ve uygulamıştır.
Benim örneğim Resulullah.