BAYRAM VE HALİMİZ!

Vahyin inişine şahit olan oruçlu bedenlerimize rahmet olan ay Ramazan ayı bitti. Kendimizle  yüzleştik, içimizdeki kötü duygularımızı, kinlerimizi attık, af edemediklerimizi af ettik. Sırtımızda bir yük gibi taşıdıklarımızı bıraktık ve inşallah bayram etmeyi hak edecek bir gönle sahip olduk.

Bu tekamül yolculuğumuza  öncelikle insanın kendimini af etmesinin çok zor olduğunun bilgisiyle öncelikle kendimizi af ederek başladık. Yaptığımız iyilikleri başa kakmamaya dikkat ederek yeni bir sayfa açıp, Rabbimizden gelecek her hayra el açtık. Kendi hayrımıza vesile olsun diye iyiliklerimizi arttırmaya niyet ettik. Ki alemlerin yüce sahibi de bize mağfiret etsin...

Bizi çaresizlik girdabı içinde bırakan, geceleri uykumuzu kaçıran, söylemeyi planladığımız neler varsa yazıp dışımaz çıkardık. İç hesaplaşmalarımızı yaptık. Ölüm hakikati ile karşı karşıya kalmadan önce aksiliklerin birbiri ardı sıra gelmemesi için, bütün sevdiklerimizin bizimle bağını kesmemesi için çaresizlik bataklığından çıkmaya karar verdik.

O halde korkularımız üzerine düşünmeliyiz. Yaşlanma, yalnız kalma, unutulma, terkedilme, kaybetme korkusu ile yaşamak bize hüznü en derinlerde yaşatan acılardır. Yaşadıklarımızın irademizin dışında gerçekleştiğini düşünmek ise çaresiz olduğumuzu baştan kabul etmektir.

Şartlar ne kadar iyi olsa da zaman ne kadar hızlı aksa da öğrenilmiş çersizlik duygusu ile yeni deneyimler yapamayız, yeni ufuklara yelken açamayız. Kimseye güvenemeyiz.“ Tekrar acıları yaşayacağım” düşüncesiyle yeni deneyim aşamasına giremeyiz.

Çaresizlik duygusu, yaptığımız hatalardan ders alarak temiz bir sayfa açıp yeniden hayata başlamamıza engeldir. Çünkü aklımız, isteklerimiz ve duygularımız  geçmişteki yaşadığımız acılarda takılı kalmıştır.

Moralimizi bozmamalıyız. Motivemiz kırılırsa, ümidimiz azalır. Hayata ve insanlara karşı güvenimiz kaybolur. Zamanla kendimize karşı güvenimiz de biter. Böylelikle yenilgiyi baştan kabul etmiş oluruz.

Bu içten çöküş ile kendimize devamlı negatife eden cümleler kurar gayret edemeyiz. Hatta yapamayacağımıza kendimizi de inandırırız. Halbuki çaresizlik ne kadar öğrenilirse başarmakta, af etmekte öğrenilmektedir.

Kendimizi çaresiz hissetmemiz, cesaretimizin kırılmasına herkese karşı güvenimizi yitirmemize, yaşanan güzelliklere kör olmamıza sebep olabilir.

Böylesi düşüşlerde her zaman kendimizi savunuruz. Her olumsuza inanır, saldırgan olur ve herkesi suçlarız. Hatta bu çaresizliğimize sebep olanlara sarılarak kendimizi bile temize çıkarabiliriz.

Böylelikle bu duygumuz kendimiz ile birlikte etrafımızdakileri de saran bulaşıcı atalet hastalığı haline döner. Kazanmak için çalışmayıp mücadele ettirmez. Hakkımızı savundurtmaz. Acıları kabullenip saldırgan tipler haline çevirir.

Çaresizlik duygumuz öncelikle kendimize, akabinde etrafımızdaki insanlara zarar verir. Aile mutluluğumuza engel olup boşanmalara bile sebep olabilir. Bayramın sevincini de bize yaşatmaz.

Hayatımızı kolaylaştırmak elimizde. Gelin canlar hep beraber bayramın tadını almak, geleceğe daha güvenli girebilemek için af edelim, çaresiz olmadığımızı kendimize ispat edelim...

Ne dersiniz? Haydi bayram ziyaretlerine... Bir tatlı, küçük bir hediye ile sevdiklerimizin yanına...