Neşet Ertaş bağlama ustası bir babanın oğlu olarak Kırşehir'in Çiçekdağı İlçesinde dünyaya geldi ve daha çocuk yaşlardayken birçok müzik aletiyle tanıştı. Müziğe olan ilgisi çocuk yaşlarda başlamış olan Neşet Ertaş ilkokula gittiği yıllarda da bağlama ve keman çalmayı öğrendi. Efsane saz ustası 1957 yılında ilk plağını çıkardı ve “Neden garip garip ötersin bülbül” türküsüyle adını duyurmaya başladı. İstanbul'daki 2 yıllık çalışma hayatının ardından Ankara'ya gidip farklı yerlerde sahne almaya başladı. Sazıyla sözünü birleştiren Neşet Ertaş, sahneye çıktığı günlerin birinde Leyla adında bir kadınla tanıştı. İnsanların kalbinin sesini duyup dertlerini dile getiren usta sanatçı o gün kendi kalbinin sesini dinlemeye başladı ve Leyla'ya aşık oldu. Neşet Ertaş büyük bir aşka düştü ama babası Muharrem Ertaş bu aşka karşı çıktı. İlk baba-oğul atışması da burada başladı. Babasıyla yaptığı atışmalara rağmen Neşet Ertaş, aşkını seçerek Leyla ile evlendi. 7 yıl süren bu evlilik Neşet Ertaş askerden döndükten sonra son buldu. Derdini sazıyla anlatan usta sanatçı 1978 yılında parmaklarından felç geçirdiği için işsiz kaldı. İşsiz kalan Neşet Ertaş Almaya'ya kardeşinin yanına gitti. Memleket hasreti çeken Usta sanatçı Ertaş, Yaşar Kemal'in İnce Memed adlı kitabını Bozkır'ın Tezenesi'ne diye imzalayarak kendisine göndermesi üzerine Bozkır'ın Tezenesi olarak anılmaya başladı. Neşet Ertaş Türkiye'ye döndükten sonra kendisine, Süleyman Demirel tarafından "devlet sanatçısı" ünvanı teklif edildi fakat “Devlet sanatçısı olmak ayrımcılığa yol açar, ben halkın sanatçısı kalmayı tercih ederim”diyerek teklifi reddetti. Bunun yanında birçok unvan teklif edilen Neşet Ertaş "Garip" mahlasını kullandı. Türküleri ve hayat hikayesi nesilden nesile aktarılan 25 Eylül 2012 de kaybettiğimiz Yaşayan İnsan Hazinesi unvanına sahip Neşet Ertaş'ın mezar taşında da şu sözler yer aldı. “Sakin ol ha, insanoğlu. İncitme canı, her can bir kalp. Hakk’a bağlı. İncitme canı, incitme.”